Londra’nın Siyah Taksilerinde Mikrop Avı: Bilim İnsanları DNA İzlerini Sürdü

Londra’daki King’s College’dan bilim insanları, şehrin simgesi haline gelen ünlü siyah taksilerin yüzeylerinde yaşayan mikroskobik canlıları araştırmak için ilginç bir çalışma yürüttü. Araştırmacılar, bu taksilerin içinden ve dışından topladıkları DNA örneklerini analiz ederek, hangi bakteri, mantar ve virüslerin bu ortamlarda bulunduğunu ortaya çıkardı. Bu çalışma, şehirlerdeki mikrobiyal yaşamı anlamayı amaçlayan daha geniş kapsamlı uluslararası bir projenin parçası.

64aed5767a7cd6d8abcf6d61_Meta-Image-Safety-News

Taksilerin İçi Dışı Pamuklu Çubuklarla Silindi

Araştırmacılar, çalışma kapsamında çok sayıda siyah taksinin çeşitli yüzeylerinden pamuklu çubuklar (swab) yardımıyla örnekler topladı. Kapı kolları, koltuklar, yerler gibi hem yolcuların sıkça dokunduğu iç mekanlardan hem de araçların dış yüzeylerinden sürüntü alındı. Toplanan bu örneklerde bulunan mikroskobik canlılara ait DNA’lar, laboratuvarda gelişmiş DNA dizileme teknolojisi kullanılarak incelendi. Amaç, bu taksilerde yaşayan mikrobiyal toplulukların bir nevi “kataloğunu” oluşturmaktı. Bu çalışma, dünya genelindeki şehirlerin toplu taşıma sistemleri ve kamusal alanlarındaki mikrobiyal çeşitliliği haritalandırmayı hedefleyen MetaSUB adlı uluslararası bir projenin Londra ayağını oluşturuyor.

Beklenmedik Misafirler Ortaya Çıktı

Yapılan DNA analizleri, taksilerde oldukça zengin ve çeşitli bir mikrop topluluğunun yaşadığını gösterdi. Beklendiği gibi, insan derisi, ağzı ve bağırsağında yaygın olarak bulunan bakteri türlerine sıkça rastlandı. Bu, insanların bu ortamlarda sürekli olarak kendi mikroplarını bıraktığını gösteriyor. Ancak şaşırtıcı olan, bunların yanı sıra normalde toprakta yaşayan bakteri türlerinin, hatta buğday, lahana, patates gibi bitkilerin ve hindi, balık gibi yiyeceklerin DNA izlerinin de bulunmasıydı. Bu bulgular, insanların ve eşyaların şehir içinde hareket ederken mikroorganizmaları ve biyolojik materyalleri ne kadar kolay taşıyıp farklı ortamlara yayabildiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, analizlerde antibiyotiklere karşı direnç sağlayan genlere (ARG) de rastlandı. Bu genlerin varlığı, antibiyotik direncinin kentsel ortamlarda nasıl yayılabileceği konusunda önemli bir ipucu sunuyor.

Tehlikeli Mikroplara Rastlanmadı

Araştırmanın halk sağlığı açısından önemli bir bulgusu ise, toplanan örneklerde MRSA (Metisiline Dirençli Staphylococcus Aureus) gibi hastanelerde ciddi enfeksiyonlara neden olabilen ve kamuoyunda endişe yaratan tehlikeli patojenlere (hastalık yapıcı mikroplara) rastlanmamış olması. Bu durum, en azından bu çalışma kapsamında incelenen taksilerin, ciddi hastalıklar açısından büyük bir risk taşımadığı şeklinde yorumlanabilir. Ancak yine de, antibiyotik direnç genlerinin bulunması, bu tür ortamların potansiyel olarak dirençli bakterilerin yayılmasına aracılık edebileceğini ve bu konunun daha fazla takip edilmesi gerektiğini gösteriyor.

Şehirdeki Mikrop Yayılımını Anlamak İçin Veri Sağladı

King’s College London tarafından yürütülen bu çalışma, kentsel çevrelerde mikroorganizmaların nasıl dağıldığını ve etkileşimde bulunduğunu anlamak için değerli veriler sunuyor. Taksiler gibi kapalı ve çok sayıda farklı insan tarafından kısa sürelerle kullanılan alanların mikrobiyal profilini çıkarmak, gelecekte olası salgın hastalıkların yayılma yollarını anlamak veya antibiyotik direncinin şehirlerdeki hareketini izlemek açısından önemli olabilir. Ayrıca, bu tür ortamlarda keşfedilen mikroorganizmaların ileride yeni antibiyotiklerin veya endüstriyel uygulamalarda kullanılabilecek faydalı enzimlerin keşfine yol açma potansiyeli de bulunuyor. Bu araştırmadan elde edilen tüm veriler, MetaSUB projesine dahil edilerek dünya şehirlerinin mikrobiyal atlasının oluşturulmasına katkı sağlayacak.

 

Londra’nın Siyah Taksilerinde Mikrop Avı: Bilim İnsanları DNA İzlerini Sürdü yazısı ilk önce BeeTekno yayınlanmıştır.