Erken yaşta yapay zekâ eğitimi, dijital çağın öğrencilerini bilinçli, eleştirel düşünebilen ve teknolojiye yön verebilecek bireyler olarak yetiştirmek açısından büyük önem taşıyor. Güney Florida Üniversitesi (USF), okul öncesinden 12. sınıfa kadar olan tüm eğitim kademelerinde yapay zekânın pedagojik entegrasyonunu destekleyerek, çocuk gelişimine duyarlı, etik temelli ve pratik uygulamalarla örnek bir model oluşturuyor.
Bu yaklaşım, yalnızca öğrencileri teknolojik gelişmelere hazırlamakla kalmıyor; aynı zamanda öğretmenlerin, ailelerin ve toplumun da bu dönüşüme etkin biçimde katılmasını sağlıyor.
Teknolojiye Hazırlık
USF Eğitim Fakültesi Profesörü Zafer Ünal, öğretmenlerin dijital dönüşümle başa çıkmasına yardımcı olmak için “TeacherServer” adını verdiği bir çevrim içi platform geliştirdi. Bu platform, 1000’den fazla ücretsiz yapay zekâ aracıyla, öğretmenlerin ders planlamadan sunum hazırlamaya kadar pek çok alanda destek almasını sağlıyor.
Platform, sadece birkaç ay içinde 1,25 milyon öğretmene ulaşarak geniş bir kullanıcı kitlesine hizmet vermeye başladı. Bu da erken yaşta yapay zekâ eğitimi için altyapının öğretmenlerle başlatılması gerektiğinin somut bir göstergesi.
Fırsatlar ve Endişeler
Yapılan araştırmalar, öğretmenlerin büyük bir kısmının yapay zekâ teknolojilerini değerlendirme ve notlandırma gibi görevlerde aktif olarak kullandığını gösteriyor. Ancak birçok öğretmen, veri gizliliği ve resmî eğitim eksikliği nedeniyle yapay zekâyı doğrudan sınıf içi eğitime entegre etmekte tereddüt ediyor.
Bu boşluğu kapatmak isteyen USF, sadece araç sunmakla kalmıyor; aynı zamanda öğretmenlere pedagojik, etik ve teknik rehberlik sağlayarak daha güvenli bir entegrasyon süreci sunuyor.
Çocuk Gelişimi ve Katılımcı Tasarım
USF’de yürütülen projelerden biri de yapay zekânın çocuk gelişimiyle uyumlu bir şekilde tasarlanması üzerine. Profesörler Ilene Berson ve Michael Berson, bu konuda yürüttükleri çalışmalarla dikkat çekiyor. Berson çiftine göre:
“Yapay zekâ sistemlerinin çocukların haklarını, gelişimsel ihtiyaçlarını ve katılım haklarını gözeterek tasarlanması, yalnızca teknolojik değil aynı zamanda insani bir sorumluluktur.”
Bu görüş, AI sistemlerinin sadece veriye dayalı değil, aynı zamanda insan merkezli tasarımlarla şekillenmesi gerektiğini vurguluyor.
AI, Brain and Child Araştırması
Berson’ların makaleleri, yapay zekânın eğitim sistemine entegrasyonunda küresel çapta şeffaflık, veri güvenliği ve etik uyum ilkelerinin standartlaştırılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Bu çalışmalarda üç temel vurgu öne çıkıyor:
-
Çocukların sesi: Yapay zekâ araçlarının tasarım sürecine öğrencilerin katılması.
-
Şeffaflık: Araçların nasıl çalıştığının hem öğrencilere hem de ailelere açıklanması.
-
Veri güvenliği: Çocuklara ait dijital bilgilerin güvenli biçimde saklanması ve paylaşılmaması.

Erken Yaşta Yapay Zekâ Eğitimi
Öğrenciler Oyun Kodlarken Eleştirel Düşünüyor
USF’nin öğretim üyelerinden Jenifer Jasinski Schneider ve doktora öğrencisi Leah Burger, Tampa’daki konut projeleri ve toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, 4. ve 5. sınıf öğrencilerine yönelik okul sonrası programlar geliştiriyor.
Bu programlarda öğrenciler:
-
Video oyunlarını analiz ediyor
-
Kendi oyunlarını yazıyor ve kodluyor
-
Üretken yapay zekâyı hikâye geliştirme, karakter yaratımı, grafik üretimi gibi alanlarda kullanıyor
-
Misinformasyonla mücadele ve doğrulama stratejileri üzerine çalışıyor
Öğrenciler yalnızca pasif tüketiciler değil; aksine, yapay zekâyı eleştirel ve yaratıcı biçimde kullanan bireyler haline geliyor.
Tüm Öğrenciler İçin Eşitlik
Yapay zekâ teknolojilerinin sınıf ortamına dahil edilmesinde en büyük risklerden biri, dijital uçurumdur. Dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin bu yeni teknolojilere ulaşamaması, eğitimde eşitsizliği daha da artırabilir.
Schneider, bu duruma dikkat çekerek şöyle diyor:
“Öğrencilerin dijital okuryazarlık geliştirmeleri ve yapay zekâ ile anlamlı etkileşim kurmaları için eşit erişim sağlanmalıdır.”
Bu noktada okullar, altyapı yatırımı, öğretmen eğitimi ve toplum destekli projelerle bu açığı kapatmalıdır.
Erken Yaşta Eğitimin Bileşenleri
1. Bilinçli Kullanım Eğitimi
-
Yapay zekânın ne olduğu
-
Ne zaman, nasıl ve neden kullanılması gerektiği
-
Yanıltıcı içeriklere karşı bilinçli yaklaşım
2. Etik Farkındalık
-
Mahremiyet hakları
-
Dijital ayak izi
-
Yapay zekâya karşı sorumlu tasarım ve kullanım
3. Eleştirel Düşünme
-
ChatGPT gibi araçlardan gelen yanıtları sorgulama
-
Üretken yapay zekâ içeriklerini analiz etme
-
Bilgi doğrulama teknikleri
4. Katılımcı ve Yaratıcı Üretim
-
Oyunlar yazma
-
Hikâye tasarlama
-
AR/VR projelerinde yapay zekâ entegrasyonu
Araç Olarak Değil, Ortak Olarak AI
Schneider ve Burger’in yürüttüğü programlarda öğrenciler, yapay zekâyı sadece bilgi almak için değil, problem çözme ve yaratıcı süreçlerin bir parçası olarak kullanıyor. Örneğin:
-
Öğrenciler bir oyun karakteri oluştururken yapay zekâdan yardım alıyor
-
AI’nın sunduğu metinleri eleştiriyor ve revize ediyor
-
Ürettikleri hikâyeleri kendi fikirleriyle geliştiriyor
Bu yaklaşım, öğrencilerin pasif kullanıcı değil, aktif tasarımcılar olarak yetişmesini sağlıyor.
Geleceğin Eğitimi Bugünden Şekilleniyor
Erken yaşta yapay zekâ eğitimi, yalnızca bir teknoloji projesi değil; aynı zamanda insan hakları, pedagoji, etik ve toplumsal eşitlik boyutlarıyla çok katmanlı bir dönüşüm sürecidir.
USF’nin başlattığı bu öncü çalışmalar, yalnızca Amerika için değil, tüm dünya için örnek teşkil edecek nitelikte. Türkiye’deki eğitim politikaları da benzer biçimde, AI okuryazarlığını erken yaşta kazandırmak için planlı ve bütünsel stratejiler geliştirmelidir.
Gelecek artık sınıflarda başlıyor. Öğrencilerin sadece teknolojiyle tanışmasını değil, onunla etkili, etik ve yaratıcı şekilde etkileşime geçmesini sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Erken Yaşta Yapay Zekâ Eğitimi ve Çocuk Gelişimine Uygulamalı Yaklaşımlar yazısı ilk önce BeeTekno | Güncel Teknoloji Haberleri ve İncelemeler yayınlanmıştır.