Görünüm genel olarak net: Java, yazılım dünyasının temel taşlarından biri olarak üç on yılı geride bıraktı. 1995 yılında Sun Microsystems tarafından piyasaya sürülen bu programlama dili, teknoloji dünyasının hızlı değişen trendlerine direnerek, birçok rakibini geride bırakmayı başardı.
Bugün hâlâ sayısız uygulamanın, kurumsal yazılımın ve büyük veri altyapısının temelinde Java yatıyor. Her ne kadar Python, JavaScript gibi daha yeni diller gündemde olsa da, Java’nın güvenilirliği, ölçeklenebilirliği ve geniş topluluğu sayesinde yazılım dünyasındaki etkisi hâlâ çok büyük. Üçüncü on yılına girerken bile Java, yavaşlamıyor – hatta bir kez daha evrim geçiriyor.
Etkileşimli TV’den Web’e
Java’nın hikâyesi, 1990’ların başında Sun Microsystems bünyesinde James Gosling liderliğinde bir ekip tarafından başlatıldı. Projenin orijinal amacı, etkileşimli televizyonlar ve gömülü cihazlar için platformdan bağımsız bir dil oluşturmaktı. O dönemde “Oak” olarak adlandırılan dilin ismi daha sonra Java olarak değiştirildi.
Gosling, Java’yı “C++’ın silahları ve bıçakları olmayan hâli” olarak tanımladı. Bu benzetme, Java’nın daha güvenli, daha sade ve hataya daha az açık sözdizimini yansıtıyor.
Web’in yükselişiyle birlikte Java’nın yönü değişti. Gömülü sistemlerden internet uygulamalarına geçiş yapan dil, bu yeni dünyada “Bir kez yaz, her yerde çalıştır” (Write once, run anywhere) mottosuyla büyük ilgi gördü. Java kodları, Java Sanal Makinesi (JVM) sayesinde farklı işletim sistemlerinde hiçbir değişikliğe gerek olmadan çalışabiliyordu.
Web Applet’lerinden Kurumsal Devlere
1990’ların sonlarında Java, web tarayıcılarında çalışan küçük uygulamalar olan applet’lerle adını duyurdu. Ardından Java’nın asıl patlaması, kurumsal dünyada yaşandı. Büyük şirketler, Java’nın platform bağımsız yapısını ve güvenliğini benimsedi.
Microsoft bile bu yükselişe kayıtsız kalamadı ve Visual J++ adlı bir Java türevi geliştirdi. Ancak bu ürün, Java’nın standartlarına uymadığı gerekçesiyle Sun Microsystems ile yaşanan bir hukuki sürecin ardından rafa kaldırıldı.
Java ile Programlama Öğrenmek
Java, nesne yönelimli programlama yapısı sayesinde üniversitelerin ve kolejlere giriş düzeyindeki programlama derslerinde sıkça tercih edilen bir dil haline geldi. Kod yapısının okunabilirliği, güçlü tip kontrolü ve büyük bir standard kütüphane sunması, Java’yı özellikle yeni başlayanlar için ideal bir araç yaptı.
Bugün bile birçok üniversite Java’yı, bilgisayar bilimleri bölümlerinde ana öğretim dili olarak kullanıyor. Java, yazılım mühendisliği müfredatlarında temel taşlardan biri olarak yer almaya devam ediyor.
Java’nın Genişleyen Ekosistemi
1990’ların sonu ve 2000’lerin başında Java, yeni kütüphane ve özelliklerle büyümeye devam etti. JavaBeans, JDBC (Java Database Connectivity) ve Swing gibi teknolojiler, masaüstü ve veritabanı uygulamalarında Java’nın etkinliğini artırdı.
Bu dönemde Java, Standard Edition (SE), Enterprise Edition (EE) ve Micro Edition (ME) olmak üzere üç farklı sürüme ayrıldı. Bu sayede masaüstü uygulamalarından büyük sunucu sistemlerine, mobil cihazlardan gömülü sistemlere kadar geniş bir kullanım alanı kazandı.
Açık Kaynağa Geçiş ve Oracle Dönemi
2006 yılında Sun Microsystems, büyük bir adım atarak Java’yı açık kaynak yaptı. OpenJDK adıyla yayımlanan bu sürüm, GNU Genel Kamu Lisansı altında geliştiricilerin erişimine açıldı. Bu adım, Java’nın dünya genelinde daha fazla geliştirici tarafından benimsenmesini sağladı.
Ancak 2010 yılında Oracle’ın Sun Microsystems’ı satın almasıyla Java’nın geleceği hakkında bazı soru işaretleri oluştu. Oracle, ilerleyen yıllarda Java lisanslama modelinde değişikliklere gitti. Bu durum, bazı organizasyonları Amazon Corretto, Adoptium gibi alternatif OpenJDK yapımlarına yöneltti.
Kurumsal Yazılımlarda Java’nın Etkisi
Java, kurumsal yazılımlarda adeta bir endüstri standardı haline geldi. Spring Boot, Jakarta EE (eski adıyla Java EE) gibi framework’ler, büyük çaplı sistemlerin oluşturulmasında Java’yı ön plana çıkardı. Özellikle finans, sağlık, telekomünikasyon gibi sektörlerde Java’nın sunduğu güvenlik, bakım kolaylığı ve performans özellikleri tercih sebebi olmaya devam ediyor.
Bulut, Mikroservisler ve Java
Günümüzde uygulama geliştirme dünyası bulut bilişim, mikroservis mimarisi, konteynerleşme gibi kavramlara odaklanmış durumda. Java, bu yeni paradigmaya da hızla adapte oldu.
Spring Boot gibi araçlar, mikroservisler için hızlı ve esnek bir Java tabanı sağlarken, GraalVM gibi yeni teknolojiler, Java uygulamalarının performansını önemli ölçüde artırıyor. Artık Java, sadece kurumsal sunucularda değil, aynı zamanda Kubernetes üzerinde çalışan konteynerlerde de aktif olarak kullanılıyor.
Neden Java Bu Kadar Uzun Süre Ayakta Kaldı?
Java’nın bu kadar uzun süre popülerliğini koruması tesadüf değil. Bunun başlıca sebepleri şöyle sıralanabilir:
-
Platform Bağımsızlık: JVM sayesinde Java kodları farklı sistemlerde çalışabiliyor.
-
Geriye Dönük Uyumluluk: Eski kodlar yeni sürümlerle büyük oranda sorunsuz çalışıyor.
-
Geniş Topluluk: Dünyanın dört bir yanında milyonlarca geliştirici ve destekleyici topluluklar mevcut.
-
Zengin Kütüphaneler ve Framework’ler: Hemen her iş ihtiyacına yönelik açık kaynak kütüphaneler mevcut.
-
Kurumsal Güven: Büyük firmalar için güvenli, performanslı ve bakımı kolay bir yapı sunuyor.
James Gosling ve Java’nın Kültürel Mirası
Java denince akla gelen ilk isimlerden biri hiç şüphesiz James Gosling. Geliştirme sürecinin başında olan Gosling, hâlâ Java’nın kültürel mirasının yaşayan bir sembolü. Dilin C++’a kıyasla daha güvenli ve verimli olması, onun teknik vizyonunun bir sonucu olarak kabul ediliyor.
Bugün Java Ne Kadar Popüler?
GitHub, Stack Overflow, TIOBE gibi platformlarda Java hâlâ en çok kullanılan diller arasında yer alıyor. Özellikle büyük şirketlerin altyapı yazılımlarında, banka uygulamalarında, e-ticaret platformlarında Java’ya sıkça rastlanıyor.
Java ayrıca Android uygulama geliştirme dünyasında da uzun süre egemenliğini korudu. Her ne kadar son yıllarda Kotlin yükselişe geçmiş olsa da, milyonlarca uygulama hâlâ Java ile yazılmış durumda.
Java Durmuyor
Java 30 yaşında olabilir, ama kesinlikle yaşlanmıyor. Sürekli güncellenen sürümleri, yenilenen geliştirme araçları ve büyüyen açık kaynak topluluğu sayesinde Java, geleceğe emin adımlarla yürüyor.
Oracle, son yıllarda Java sürüm döngüsünü hızlandırdı. Artık her altı ayda bir yeni bir sürüm yayınlanıyor. Bu da Java’nın daha dinamik ve çevik hale gelmesini sağladı.
Ayrıca Project Loom, Project Panama gibi projelerle Java’nın modernleşmesi, çoklu iş parçacığı yönetimi ve yerel kütüphane entegrasyonu gibi alanlarda daha da güçlü hale gelmesi hedefleniyor.
Java, 30 Yıl Sonra Hâlâ Burada ve Güçlü
Java, 1995 yılında ortaya çıktığında dünya çok farklıydı. Bugün akıllı telefonlardan bulut sistemlerine, kurumsal yazılımlardan oyunlara kadar her yerde Java’nın izini görmek mümkün.
Tüm trendler gelip geçerken Java’nın hâlâ güçlü bir konumda olması, esnekliği, güvenilirliği ve geniş topluluğu sayesinde mümkün oldu.
Kısacası, Java’nın 30. yılı, yalnızca geçmişin bir kutlaması değil; aynı zamanda geleceğin yazılım dünyasına hâlâ yön verebileceğinin de bir kanıtı.
Java 30 Yaşında: Hiçbir Yavaşlama Belirtisi Göstermiyor yazısı ilk önce BeeTekno | Güncel Teknoloji Haberleri ve İncelemeler yayınlanmıştır.